1. -i , -i , -i , -i , Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek
1. Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk.
1. Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk.
2. Açılması, kırılması, sökülmesi gereken şeyler için güç kullanmak
1. Gece kapıyı zorlamışlar.
1. Gece kapıyı zorlamışlar.
3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Üstelemek, ısrar etmek
1. Bütün köylü zorladı da bu sefer izin alabildi.
1. Bütün köylü zorladı da bu sefer izin alabildi.