zevk ehli, zevkiselim, zevküsefa, ehlizevk
1. isim , isim , isim , isim , Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz
1. İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık
1. İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık
2. Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi, beğeni
3. Tat, lezzet
1. Batı edebiyatında şarap içmekten, onun zevkinden hiç bahsedilmez.
1. Batı edebiyatında şarap içmekten, onun zevkinden hiç bahsedilmez.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Eğlence
1. Su gibi para harcıyor, zevkine zevk, rahatına rahat katıyor.
1. Su gibi para harcıyor, zevkine zevk, rahatına rahat katıyor.
Lisan : Arapça ẕevḳ