zehir hafiye, zehir zemberek, zehir zıkkım, zehretmek, zehrolmak, beyaz zehir, panzehir, kurbağazehri
1. isim , isim , isim , isim , Organizmaya girdiğinde kimyasal etkisiyle fizyolojik görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen madde, ağı, sem
1. Evvela bir yumruk vurdu sersemledim, sonra ağzıma bilmediğim bir zehir tıktı, işte bu zehirle bayıldım.
1. Evvela bir yumruk vurdu sersemledim, sonra ağzıma bilmediğim bir zehir tıktı, işte bu zehirle bayıldım.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Büyük üzüntü, acı, keder, sıkıntı
1. Dünya ile küsmüş, içi zehir dolu olarak yaşamıştı bütün gençliğini.
1. Dünya ile küsmüş, içi zehir dolu olarak yaşamıştı bütün gençliğini.
Lisan : Farsça zehr