zayıf nahif, zayıf sesli, sinirleri zayıf
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)
1. Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım.
1. Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım.
2. Görevini yapacak yeterli gücü olmayan
1. Zayıf bir ordu. Gözleri zayıf.
1. Zayıf bir ordu. Gözleri zayıf.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan
1. Zayıf bir yapı.
1. Zayıf bir yapı.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Önemli, güvenilir olmayan
1. Zayıf bir bilgi.
1. Zayıf bir bilgi.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok az
1. Zayıf bir ihtimal.
1. Zayıf bir ihtimal.
6. Enerjisi, etkisi, yoğunluğu az olan
1. Radyoda uzak bir istasyonun zayıf sesini duydu. Zayıf ışık.
1. Radyoda uzak bir istasyonun zayıf sesini duydu. Zayıf ışık.
7. isim , isim , isim , isim , Başarısızlığı gösteren not
8. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksiz
1. Zayıf bir öğretmen.
1. Zayıf bir öğretmen.
9. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayan
1. Zayıf ve uydurma bir âşık bu cevaba karşı perişan olurdu.
1. Zayıf ve uydurma bir âşık bu cevaba karşı perişan olurdu.
Lisan : Arapça żaʿīf