tutturmak

fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Tutmasını sağlamak

2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir işe başlayıp sürdürmek, bir şeyi yapmakta olmak

Örnek:

1. Urumeli Hisarı'na oturmuşum / Oturmuş da bir türkü tutturmuşum

1. Urumeli Hisarı'na oturmuşum / Oturmuş da bir türkü tutturmuşum

3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aklına koyup direnmek, ısrar etmek

Örnek:

1. Sakal diye tutturmuş, başka laf dinlemiyor.

1. Sakal diye tutturmuş, başka laf dinlemiyor.

4. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Çivi, toplu iğne, çengelli iğne vb. ile iliştirmek, bağlamak

5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hedefe vardırmak, değdirmek, isabet ettirmek

Örnek:

1. Taşı fırlattı ama tutturamadı.

1. Taşı fırlattı ama tutturamadı.

6. -i , -i , -i , -i , Takip etmek

Örnek:

1. Geldiği yolu tutturup gene tek başına mahalle kahvesinin kapısı önüne kadar geldi.

1. Geldiği yolu tutturup gene tek başına mahalle kahvesinin kapısı önüne kadar geldi.