1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Tutmasını sağlamak
2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir işe başlayıp sürdürmek, bir şeyi yapmakta olmak
1. Urumeli Hisarı'na oturmuşum / Oturmuş da bir türkü tutturmuşum
1. Urumeli Hisarı'na oturmuşum / Oturmuş da bir türkü tutturmuşum
3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aklına koyup direnmek, ısrar etmek
1. Sakal diye tutturmuş, başka laf dinlemiyor.
1. Sakal diye tutturmuş, başka laf dinlemiyor.
4. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Çivi, toplu iğne, çengelli iğne vb. ile iliştirmek, bağlamak
5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hedefe vardırmak, değdirmek, isabet ettirmek
1. Taşı fırlattı ama tutturamadı.
1. Taşı fırlattı ama tutturamadı.
6. -i , -i , -i , -i , Takip etmek
1. Geldiği yolu tutturup gene tek başına mahalle kahvesinin kapısı önüne kadar geldi.
1. Geldiği yolu tutturup gene tek başına mahalle kahvesinin kapısı önüne kadar geldi.