1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Acayip
1. Nahit'in onda hiç görmediği bir tuhaf hâli vardı.
1. Nahit'in onda hiç görmediği bir tuhaf hâli vardı.
2. Şaşılacak, garip
3. Güldürücü
1. Kibirli, alıngan olmayan, tuhaf ve nükteli bir adammış.
1. Kibirli, alıngan olmayan, tuhaf ve nükteli bir adammış.
4. Gülünç
1. Bu kıyafetle tuhaf oluyorsun.
1. Bu kıyafetle tuhaf oluyorsun.
5. Anlaşılmaz
1. Tuhaf çocuk, günü gününe uymuyor.
1. Tuhaf çocuk, günü gününe uymuyor.
6. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz
1. Tuhaf! Her yerde olduğunun aksine, burada şehirden uzaklaştıkça binaların güzelliği artıyor.
1. Tuhaf! Her yerde olduğunun aksine, burada şehirden uzaklaştıkça binaların güzelliği artıyor.
Lisan : Arapça tuḥaf