1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Toparlama işine konu olmak veya toparlama işi yapılmak
2. Para yönünden durumunu düzeltmek
3. Gelişmek, daha iyi duruma gelmek
1. Bu üçüncü gidişimde Erzurum'u bir öncekine nispetle daha çok toparlanmış, gelişmiş buldum.
1. Bu üçüncü gidişimde Erzurum'u bir öncekine nispetle daha çok toparlanmış, gelişmiş buldum.
4. Sağlığı düzelmek
5. Etkilenilen herhangi bir şeyden kurtulmaya başlanmak
1. İlk sarsıntıdan sonra toparlanan halk kendini dışarı atmıştı.
1. İlk sarsıntıdan sonra toparlanan halk kendini dışarı atmıştı.
6. Bir işi, bir hareketi yapmaya hazır duruma gelmek
1. Can havliyle silkinip toparlanarak ve bütün bağlarından sıyrılarak birdenbire ayağa kalkıvermiş.
1. Can havliyle silkinip toparlanarak ve bütün bağlarından sıyrılarak birdenbire ayağa kalkıvermiş.