titremek

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Küçük ve hızlı salınım hareketleri yapmak

Örnek:

1. Geçtiği yollarda, incecik ellerine, kahır görmüş köylülerin nasırlı elleri sarıldı, ninelerin dua ile titreyen dudakları dokundu.

1. Geçtiği yollarda, incecik ellerine, kahır görmüş köylülerin nasırlı elleri sarıldı, ninelerin dua ile titreyen dudakları dokundu.

2. -den , -den , -den , -den , Kaslar hızlı küçük kasılmalarla sarsılmak

Örnek:

1. Soğuktan mı titriyordum yoksa heyecandan, üzüntüden mi, bilmem.

1. Soğuktan mı titriyordum yoksa heyecandan, üzüntüden mi, bilmem.

3. Ses kısık ve kesik çıkmak

Örnek:

1. Gözleri fırlamış, dudakları morarmıştı, elleri titriyor, sedası titriyordu.

1. Gözleri fırlamış, dudakları morarmıştı, elleri titriyor, sedası titriyordu.

4. Çok üşümek

5. Işığın aralıklı olarak gücü azalıp çoğalmak

6. -den , -den , mecaz , mecaz , -den , -den , mecaz , mecaz , Birinden veya bir şeyden korkmak, korkuya kapılmak