1. isim , isim , isim , isim , Sıkıştırma, darlaştırma
1. Bütün kanı göğsünü çatlatacak bir tazyikle kalbine hücum ediyordu.
1. Bütün kanı göğsünü çatlatacak bir tazyikle kalbine hücum ediyordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Manevi baskı, zorlama, zarara sokma
1. Bütün hayatınca bunun tazyiki altında kaldı.
1. Bütün hayatınca bunun tazyiki altında kaldı.
3. fizik , fizik , fizik , fizik , Basınç
Lisan : Arapça tażyīḳ
Telaffuz : tazyi:ki