takılmak

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Takma işi yapılmak

Örnek:

1. O gece üst katla bizim odayı birleştiren merdivenin üstüne koca kapak takıldı.

1. O gece üst katla bizim odayı birleştiren merdivenin üstüne koca kapak takıldı.

2. -e , -e , -e , -e , Bir yere iliştikten veya dokunduktan sonra oradan kurtulamamak

Örnek:

1. Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı.

1. Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı.

3. -e , -e , -e , -e , Engelle karşılaşıp geçici olarak işlemez duruma gelmek

Örnek:

1. İğne bir müddetten beri plağın bozuk yerine takılmış, ha babam ha, bir melodiyi tekrar edip duruyordu.

1. İğne bir müddetten beri plağın bozuk yerine takılmış, ha babam ha, bir melodiyi tekrar edip duruyordu.

4. -e , -e , -e , -e , Bir yerde bir süre kalmak, oyalanmak

Örnek:

1. Yolda bir arkadaşına takıldı.

1. Yolda bir arkadaşına takıldı.

5. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Olumsuz veya aksayan, eksik bir yanını görerek üstünde durmak

Örnek:

1. Son günlerde bir de usta sözüne takılır oldum.

1. Son günlerde bir de usta sözüne takılır oldum.

6. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Kızdırmak, üzmek, şaşırtmak amacıyla şaka yollu konuşmak

Örnek:

1. İstasyon memuru onun şehre seyrek indiğini bildiğinden her seferinde takılır.

1. İstasyon memuru onun şehre seyrek indiğini bildiğinden her seferinde takılır.

7. -e , -e , argo , argo , -e , -e , argo , argo , Biriyle, bir toplulukla sık sık birlikte olmak, onlara katılmak

8. -e , -e , argo , argo , -e , -e , argo , argo , Kahvehane, meyhane vb.ne sık sık gitmek, eğlenmek

9. -e , -e , -e , -e , Birinin sürekli peşinden gitmek