serseri


İlgili Kelimeler:

serseri kurşun, serseri mayın, serseri serseri

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Belli bir işi ve yeri olmayan, başıboş (kimse), hayta

Örnek:

1. Hayran Baba'yı bir serseriyle birlikte demirlemişlerdi.

1. Hayran Baba'yı bir serseriyle birlikte demirlemişlerdi.

2. Tutarsız, beğenilmeyen davranışları olan (kimse)

Örnek:

1. Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun!

1. Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun!

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Belli bir hedefi olmayan, belli bir hedefe atılmamış olan, rastlantıyla gelen (kurşun, mayın vb.)

Örnek:

1. Köpüklü denizin üstünde serseri martılar uçuşuyor, yanımızdan yelkenli bir mavna geçiyordu.

1. Köpüklü denizin üstünde serseri martılar uçuşuyor, yanımızdan yelkenli bir mavna geçiyordu.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Amaçsız

Örnek:

1. Birkaç gün serseri bakışlarla ona baktı.

1. Birkaç gün serseri bakışlarla ona baktı.


Lisan : Farsça serserī