1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Diriliği, canlılığı, tazeliği kalmamış
1. Ölgün sesi pürtüklü bir duvar, tırtıklı bir kâğıt gibi belli belirsiz yükselip alçaldı.
1. Ölgün sesi pürtüklü bir duvar, tırtıklı bir kâğıt gibi belli belirsiz yükselip alçaldı.
2. Pörsümüş, solmuş (bitki)
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Cansız, renksiz, dikkat çekmeyen
1. Ölgün lambaların yarı aydınlattığı bir salonda onlarla karşı karşıya oturduk.
1. Ölgün lambaların yarı aydınlattığı bir salonda onlarla karşı karşıya oturduk.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gücü azalmış, zayıflamış
1. Canlı olmaya çalışan ölgün adımlarla kapağı odasına attı.
1. Canlı olmaya çalışan ölgün adımlarla kapağı odasına attı.