velinimet, dünya nimeti, eli nimetli
1. isim , isim , isim , isim , İyilik, lütuf, ihsan
1. Başımızdan gitmesi, ekşi suratından kurtulmamız da bir nimetti.
1. Başımızdan gitmesi, ekşi suratından kurtulmamız da bir nimetti.
2. Yaşamak için gerekli her şey
1. Desem ki sen benim için hava kadar lazım / Ekmek kadar mübarek / Su gibi aziz bir şeysin / Nimetsin, nimettensin
1. Desem ki sen benim için hava kadar lazım / Ekmek kadar mübarek / Su gibi aziz bir şeysin / Nimetsin, nimettensin
3. Yiyecek içecek, özellikle ekmek
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yararlanılan imkân
1. Evinizin iş yerinize bu kadar yakın oluşu nimet.
1. Evinizin iş yerinize bu kadar yakın oluşu nimet.
Lisan : Arapça niʿmet
Telaffuz : ni:met