1. güç soluk alacak duruma gelmek veya soluğu büsbütün durmak
1. Nefesi daralıyor, yüzü kızarıyor, böğrüne bir ağrı giriyor ve yol ona gittikçe uzuyordu.
1. Nefesi daralıyor, yüzü kızarıyor, böğrüne bir ağrı giriyor ve yol ona gittikçe uzuyordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bunalmak, sıkılmak
1. İki güzel filmin arkasından peş peşe on tane moloz film sıralanınca insanın nefesi kesiliyor.
1. İki güzel filmin arkasından peş peşe on tane moloz film sıralanınca insanın nefesi kesiliyor.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , hayran kalmak, etkilenmek