mal beyanı, mal bildirimi, mal birliği, mal canlısı, mal mülk, mal sahibi, mal sandığı, mal varlığı, malın gözü, anamal, ara mal, başmal, beytülmal, fason mal, kabzımal, mirî mal, resülmal, sermaye mal, tapon mal, dünya malı, hırsız malı, işporta malı, ithal malı, mezat malı, orta malı, sıra malı, vakıf malı, yerli malı, ikame mal
1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü
1. Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı.
1. Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı.
2. Büyükbaş hayvan
1. Boz atlar yağız değildi artık; mallar erimiş, zayıflamıştı.
1. Boz atlar yağız değildi artık; mallar erimiş, zayıflamıştı.
3. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası, emtia
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bayağı, aşağılık, kötü kimse
1. Onun ne mal olduğunu bilirim.
1. Onun ne mal olduğunu bilirim.
5. argo , argo , argo , argo , Esrar
6. kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Orospu
Lisan : Arapça māl