indibindi, günindi
1. -den , -den , -den , -den , Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek
2. Bir taşıt veya binek hayvanından yere basmak
1. Tramvayın ön tarafından hızla inerken, arkasından bir sesin bağırdığını gördü.
1. Tramvayın ön tarafından hızla inerken, arkasından bir sesin bağırdığını gördü.
3. Dağ, tepe vb. yüksek bir yerden gelmek
1. Dağdan kurt indi.
1. Dağdan kurt indi.
4. -e , -e , -e , -e , Bir yerden başka bir yere gitmek, varmak
1. Bünyamin, gücünün yettiği kadar hızlı yürüyüp Haliç'e indi.
1. Bünyamin, gücünün yettiği kadar hızlı yürüyüp Haliç'e indi.
5. -e , -e , -e , -e , Konaklamak
1. Samananbarı köyünün en büyük ve gösterişli evine inmişlerdi.
1. Samananbarı köyünün en büyük ve gösterişli evine inmişlerdi.
6. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Alçalıp eski durumuna dönmek
1. Sular indi. Şiş indi.
1. Sular indi. Şiş indi.
7. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Fiyatı düşürmek
1. Bin lira daha indim, gene almadı.
1. Bin lira daha indim, gene almadı.
8. Değeri düşmek
1. Altın fiyatları indi.
1. Altın fiyatları indi.
9. -e , -e , argo , argo , -e , -e , argo , argo , Vurmak
1. Şimdi kafana inerim!
1. Şimdi kafana inerim!
10. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yıkılmak
1. Yağmurdan duvar inmiş.
1. Yağmurdan duvar inmiş.
11. -e , -e , -e , -e , İnme gelmek
1. Sağ tarafına inmiş.
1. Sağ tarafına inmiş.
12. Bir yeri kaplamak, basmak veya bir yerden akmak, kaymak
1. Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara.
1. Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara.
13. Uzamak, ulaşmak
1. Beyaz taşlardan yapılmış kısa bir duvarın ötesindeki zeytinlik ta vadiye kadar iniyordu.
1. Beyaz taşlardan yapılmış kısa bir duvarın ötesindeki zeytinlik ta vadiye kadar iniyordu.
14. Ağmak
15. Sayısı azalmak
1. Evvelden daha çok olduğumuzu zannettiğim hâlde sayımız son günlerde bu miktara inmiştir.
1. Evvelden daha çok olduğumuzu zannettiğim hâlde sayımız son günlerde bu miktara inmiştir.