iğfal etmek

Anlamı:

1. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , aldatmak, kandırmak, baştan çıkarmak

Örnek:

1. Bu takdirde hem kendilerini hem de milleti iğfal etmiş olurlar.

1. Bu takdirde hem kendilerini hem de milleti iğfal etmiş olurlar.

2. ırzına geçmek, tecavüz etmek

Örnek:

1. Bir genç kızı izdivaç vaadiyle iğfal etmiş bir adamın mesuliyetini, vicdan azabını ve nihayet hicabını duyuyordu.

1. Bir genç kızı izdivaç vaadiyle iğfal etmiş bir adamın mesuliyetini, vicdan azabını ve nihayet hicabını duyuyordu.