içli dışlı, içli köfte
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçi dolu (taneli sebze veya kuru yemiş)
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kolay duygulanıp incinen, duygulu, hisli
1. Annem evlatlarının bu kayıtsızlığına karşı içli bir hâlde günden güne fazla üzülüyor ve bitiyordu.
1. Annem evlatlarının bu kayıtsızlığına karşı içli bir hâlde günden güne fazla üzülüyor ve bitiyordu.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Duygulandıran, etkili
1. Denize uzanan demir iskelenin ucuna gidip içli şiirler okurduk birbirimize.
1. Denize uzanan demir iskelenin ucuna gidip içli şiirler okurduk birbirimize.