1. derdini anlatmak, iç dünyasındaki duygu ve düşüncelerini bir bir anlatmak
1. Rakım güldü, bu manastır kaçkını eski gâvura içini dökmekten lezzet alıyordu.
1. Rakım güldü, bu manastır kaçkını eski gâvura içini dökmekten lezzet alıyordu.
2. Akşamları ikişer üçer kadeh içer, karşılıklı iç dökerdik.
2. Akşamları ikişer üçer kadeh içer, karşılıklı iç dökerdik.
2. ferahlamak, rahatlamak
1. Bu yazıyı niçin yazıyorum? Biraz içimi dökmek, bir parçacık olsun ferahlamak istiyorum.
1. Bu yazıyı niçin yazıyorum? Biraz içimi dökmek, bir parçacık olsun ferahlamak istiyorum.