1. isim , isim , isim , isim , Binmeye veya yük taşımaya alıştırılmamış at veya eşek
1. Kendi kendine başıboş üreyen hergele sürüleri gibi dolaşıp duruyorlardı.
1. Kendi kendine başıboş üreyen hergele sürüleri gibi dolaşıp duruyorlardı.
2. sıfat , sıfat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , sıfat , sıfat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Terbiyesiz, görgüsüz (kimse)
1. Sandalcı Ali it, hergele bir şeydi.
1. Sandalcı Ali it, hergele bir şeydi.
Lisan : Farsça ḫargele