1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yaşamak için gerekeni sağlamak
1. Avla geçinen bir kabile, bu gıdaları tesadüfe borçlu olduğuna inanabilir.
1. Avla geçinen bir kabile, bu gıdaları tesadüfe borçlu olduğuna inanabilir.
2. -le , -le , -le , -le , Uzlaşmak, anlaşmak
1. Aman çocuklar, birbirinizle iyi geçinin.
1. Aman çocuklar, birbirinizle iyi geçinin.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Taslamak
1. Şiir güç ya, şair olmak, şair geçinmek o kadar değil.
1. Şiir güç ya, şair olmak, şair geçinmek o kadar değil.
4. -den , -den , mecaz , mecaz , -den , -den , mecaz , mecaz , Kendi gereksinimlerini başkalarından sağlamak
1. Sen altmış para verip bir paket tütün almaz, herkesin tabakasından geçinirsin.
1. Sen altmış para verip bir paket tütün almaz, herkesin tabakasından geçinirsin.
5. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Ölmek