geçici


İlgili Kelimeler:

geçici işçi, geçici madde_icerik, geçici personel, geçici plaka, geçici teminat, gelip geçici

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok sürmeyen

Örnek:

1. Bunu evvela gençliğe mahsus geçici bir heves zannettim.

1. Bunu evvela gençliğe mahsus geçici bir heves zannettim.

2. Kısa ve belli bir süre için olan, muvakkat, palyatif, kalıcı karşıtı

Örnek:

1. Eğer yazmaktan para ve ün gibi iki geçici kıymet ve zevk elde edemezsem acaba yazı yazar mıydım?

1. Eğer yazmaktan para ve ün gibi iki geçici kıymet ve zevk elde edemezsem acaba yazı yazar mıydım?

3. Bulaşan, bulaşıcı

4. isim , isim , isim , isim , Yaya, yoldan veya karşıdan karşıya geçen kimse, yolcu

Örnek:

1. Onları sokakta gördüğünüz zaman adi bir geçiciden farklı bulmazsınız, sanırsınız ki bir yazıcı ticarethanesine gidiyor.

1. Onları sokakta gördüğünüz zaman adi bir geçiciden farklı bulmazsınız, sanırsınız ki bir yazıcı ticarethanesine gidiyor.