fırsat düşkünü, fırsat eşitliği, fırsat yoksulu
1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir şey için en uygun zaman, uygun durum veya şart, vesile, okazyon
1. Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım.
1. Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım.
Lisan : Arapça furṣat