erken bahar, erken boşalma, erken bunama, erkendoğan, erken tanı, erken uyarı
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Vaktinden önce, alışılan zamandan önce, er, geç karşıtı
1. Sakın geç kalma, erken gel.
1. Sakın geç kalma, erken gel.
2. Sabahın ilk saatlerinde
1. Ertesi gün iki kardeş erken çıkmışlardı yola.
1. Ertesi gün iki kardeş erken çıkmışlardı yola.