1. -e , -e , -e , -e , Varılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak
1. Genç yaşında üne erişmiş, yönettiği oyunlar afişlerden inmemiş.
1. Genç yaşında üne erişmiş, yönettiği oyunlar afişlerden inmemiş.
2. Bir yere ulaşmak, varmak
1. Boyu bir elli beş olduğu için eli ancak on beşinci düğmeye erişebilmektedir.
1. Boyu bir elli beş olduğu için eli ancak on beşinci düğmeye erişebilmektedir.
3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bitkiler veya bunların ürünleri olgunlaşmak
1. Yemişler bu yıl çabuk erişti.
1. Yemişler bu yıl çabuk erişti.
4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Zaman gelip çatmak
1. Vakit erişti. Bahar erişti.
1. Vakit erişti. Bahar erişti.