1. isim , isim , isim , isim , Tasa, kaygı
1. Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu.
1. Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu.
2. Kuşku
3. Korku
4. Düşünce
1. Hiç olmazsa kızının okuma masraflarını çıkarmak endişesiyle yukarıdaki odalardan birini kiraya vermeyi düşünmüşlerdi.
1. Hiç olmazsa kızının okuma masraflarını çıkarmak endişesiyle yukarıdaki odalardan birini kiraya vermeyi düşünmüşlerdi.
Lisan : Farsça endīşe