1. -i , -i , -i , -i , Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek
2. Toprağı ekip biçmek için kullanmak
1. Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor.
1. Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor.
3. -e , -e , -e , -e , Serpmek
1. Yemeğe biber ekmek.
1. Yemeğe biber ekmek.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak
1. Fesat tohumları ekenler kötü insanlardır.
1. Fesat tohumları ekenler kötü insanlardır.
5. argo , argo , argo , argo , Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak
1. Lale ile Günnur kendilerini ektiğim için müthiş içerlemişler.
1. Lale ile Günnur kendilerini ektiğim için müthiş içerlemişler.
6. argo , argo , argo , argo , Parayı boşuna harcamak, ziyan etmek
7. argo , argo , argo , argo , Yarışta geçmek