eğilmek

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir yana doğru eğik duruma gelmek

2. İnsan, bir işi yapmak için belini eğmek

Örnek:

1. Tenis oynarken yüz çeşit çeviklikler içinde eğilir, kalkar, sıçrar, koşar.

1. Tenis oynarken yüz çeşit çeviklikler içinde eğilir, kalkar, sıçrar, koşar.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Başkasının baskısını veya egemenliğini benimsemek, kabul etmek

Örnek:

1. Türk eğilmez.

1. Türk eğilmez.

4. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Bir işi önemseyip ele almak

Örnek:

1. Bir yandan ayrıntılara eğilirken bir yandan da bunları alaylı bir süzgeçten geçirir.

1. Bir yandan ayrıntılara eğilirken bir yandan da bunları alaylı bir süzgeçten geçirir.