düşkün


İlgili Kelimeler:

düşkünlerevi, düşkünler yurdu, boğazına düşkün, canına düşkün, gırtlağına düşkün, nefsine düşkün, dayak düşkünü, devlet düşkünü, duvak düşkünü, fırsat düşkünü, ikbal düşkünü, kılık kıyafet düşkünü, kıyafet düşkünü, kibar düşkünü, kibarlık düşkünü, kitap düşkünü, koltuk düşkünü, menfaat düşkünü, surat düşkünü

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir şeye kendini aşırı vermiş olan, çok bağlı, âşıklı, tutkun

Örnek:

1. Onlar kadar birbirine düşkün, birbirine uymuş bir çift daha ömrümde görmedim desem yeri vardır.

1. Onlar kadar birbirine düşkün, birbirine uymuş bir çift daha ömrümde görmedim desem yeri vardır.

2. Meraklı

Örnek:

1. İnsan ise memnu olan şeye düşkündür.

1. İnsan ise memnu olan şeye düşkündür.

3. Geçim sıkıntısına düşmüş

Örnek:

1. Eski arkadaşının düşkün bulunduğu hâlinden anlaşılıyordu.

1. Eski arkadaşının düşkün bulunduğu hâlinden anlaşılıyordu.

4. Yoksulluk sebebiyle mutluluk ve refahını yitirmiş

Örnek:

1. Zavallı, arabasını satmış, düşkün bir hâldeydi.

1. Zavallı, arabasını satmış, düşkün bir hâldeydi.

5. Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle çalışma gücünü yitirmiş

Örnek:

1. Artık şimdi öyle düşkün bir babayım ki / Yüreğim hun, sayhalarım boğuk boğuktur

1. Artık şimdi öyle düşkün bir babayım ki / Yüreğim hun, sayhalarım boğuk boğuktur

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değer ve onurunu yitirmiş

7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kötü yola düşmüş, ahlaksız

Örnek:

1. Emniyet memurları Beyoğlu'nun çalgılı bahçelerinden yüz yirmi düşkün kız derleyip toplamış.

1. Emniyet memurları Beyoğlu'nun çalgılı bahçelerinden yüz yirmi düşkün kız derleyip toplamış.