1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Olgun, davranışları tutarlı (kimse)
1. Ona yetişemedi. Yetişse onu tuttuğu durmuş oturmuş bilge konuşmacılardan sanabilirdi.
1. Ona yetişemedi. Yetişse onu tuttuğu durmuş oturmuş bilge konuşmacılardan sanabilirdi.
2. Derli toplu
1. Kuşkularım ve duraksamalarımla, bir türlü durmuş oturmuş bir düzene kavuşamamanın acısını çekiyorum.
1. Kuşkularım ve duraksamalarımla, bir türlü durmuş oturmuş bir düzene kavuşamamanın acısını çekiyorum.
3. Aşırılığa kaçmamış
1. Üstelik de tabirlerle dolu, zengin, durmuş oturmuş bir dili vardı.
1. Üstelik de tabirlerle dolu, zengin, durmuş oturmuş bir dili vardı.