doya doya
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İsteği kalmayıncaya kadar yemek, açlığı kalmamak
1. Ben biraz zeytin, biraz salata, biraz patates, biraz da yemişle doyarım.
1. Ben biraz zeytin, biraz salata, biraz patates, biraz da yemişle doyarım.
2. -e , -e , -e , -e , Bir gereksinimini yeteri kadar karşılamak
1. Toprak suya doydu.
1. Toprak suya doydu.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yeter bulmak, kanmak, tatmin olmak
1. Dünyanın parasını kazandı, hâlâ doymadı.
1. Dünyanın parasını kazandı, hâlâ doymadı.