1. gereğinden çok olmak, gereğinden çok kaplamak
1. Dışarıda bulutsuz bir temmuz göğü, öğle güneşinin yakıcı aydınlığıyla dolup taşıyordu.
1. Dışarıda bulutsuz bir temmuz göğü, öğle güneşinin yakıcı aydınlığıyla dolup taşıyordu.
2. çok kalabalık olmak
1. Millî takımın karşılaşmalarında stadyumlar dolup taşıyor.
1. Millî takımın karşılaşmalarında stadyumlar dolup taşıyor.