dolmak

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dolu duruma gelmek

2. Bitkiler olgunlaşmak, erginleşmek

Örnek:

1. Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan.

1. Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan.

3. Bir yere iyice yayılmak, kaplamak

Örnek:

1. Oda sigara dumanı dolmuştu.

1. Oda sigara dumanı dolmuştu.

4. Bir yerde pek çok eşya veya kimse toplanmak, kalabalık duruma gelmek

Örnek:

1. Kıştan kurtulur kurtulmaz deniz kenarları insanla, sandalla dolar.

1. Kıştan kurtulur kurtulmaz deniz kenarları insanla, sandalla dolar.

5. Süre, hesap tamamlanmak

Örnek:

1. Süresi doldu, emekliye ayrıldı.

1. Süresi doldu, emekliye ayrıldı.

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sabrı tükenip öfkesi taşacak duruma gelmek