sarmaş dolaş
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gezmek, gezinmek
1. Büsbütün gece kapanmadan şehri biraz dolaşmak istedik.
1. Büsbütün gece kapanmadan şehri biraz dolaşmak istedik.
2. Doğru gitmeyip yolu uzatmak
1. Bu yoldan giderseniz çok dolaşırsınız.
1. Bu yoldan giderseniz çok dolaşırsınız.
3. Dönüp başka bir yönden gelmek
1. Dolaş da arka kapıdan gel.
1. Dolaş da arka kapıdan gel.
4. Akmak
1. Damarlarında aynı kan dolaşıyor.
1. Damarlarında aynı kan dolaşıyor.
5. Saç, iplik vb. şeyler birbirine karışarak güç çözülür duruma gelmek
1. Saçları taranmamaktan dolaşmış.
1. Saçları taranmamaktan dolaşmış.
6. -i , -i , -i , -i , Bir yeri belli bir amaçla gezmek
1. Müzeleri dolaşmak.
1. Müzeleri dolaşmak.
7. Denetlemek amacıyla bir yeri gezmek
8. Nefes, el bir şey üzerinde hafifçe hareket etmek
9. müzik , müzik , müzik , müzik , Gezinmek
10. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok kimse tarafından söylenmek
11. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Belirmek
1. Başında dolaşan bir tehlikeden bahsediyorum.
1. Başında dolaşan bir tehlikeden bahsediyorum.