1. -e , -e , -e , -e , Bir şeyin çevresine sarılmak
1. Kocasının kolu beline bir kobra gibi dolanmış, ince kaburgalarını birbirine geçirecek gibi sıkıyordu.
1. Kocasının kolu beline bir kobra gibi dolanmış, ince kaburgalarını birbirine geçirecek gibi sıkıyordu.
2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyin çevresinde dönmek, gezmek, dolaşmak
1. Arkadan dolanıp uzaktan gözetleyecekti çeşmeyi.
1. Arkadan dolanıp uzaktan gözetleyecekti çeşmeyi.
3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karışmak, dolaşmak
4. -de , -de , -de , -de , Gelişigüzel gezmek
1. Kızlarının, gelinlerinin evleri arasında dolanıyor, hep evini, komşularını arıyordu.
1. Kızlarının, gelinlerinin evleri arasında dolanıyor, hep evini, komşularını arıyordu.