derece


İlgili Kelimeler:

derece derece, bir derece, ifrat derecede, arz derecesi, donma derecesi, eşitlik derecesi, karşılaştırma derecesi, polimerleşme derecesi, tavlama derecesi, tul derecesi, üstünlük derecesi, yakınlık derecesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir süreç içindeki durumlardan her biri, basamak, aşama, rütbe, mertebe

Örnek:

1. Hukuk tahsilini Paris'te bitirmiş, birinci derece diploma almıştı.

1. Hukuk tahsilini Paris'te bitirmiş, birinci derece diploma almıştı.

2. edat , edat , edat , edat , Denli, kadar

Örnek:

1. Beyoğlu'nda bu derece itibar görmemişti.

1. Beyoğlu'nda bu derece itibar görmemişti.

3. fizik , fizik , fizik , fizik , Ölçü aletlerinin ölçeğinde belirtilmiş bulunan başlıca bölümlerden her biri

Örnek:

1. Sıcakölçerin dereceleri.

1. Sıcakölçerin dereceleri.

4. fizik , fizik , fizik , fizik , Sıcaklıkölçer

Örnek:

1. Hastaların ateşini ölçen aletle, dereceyle ancak asker ocağında karşılaşabilirdi.

1. Hastaların ateşini ölçen aletle, dereceyle ancak asker ocağında karşılaşabilirdi.

5. kimya , kimya , kimya , kimya , Bir çözeltinin yoğunluğunu ölçmede kullanılan birim

6. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir çemberin üç yüz altmışta birine eşit olan açı birimi

Örnek:

1. Dik açılar doksan derecedir.

1. Dik açılar doksan derecedir.

7. spor , spor , spor , spor , Başarı gösterme


Lisan : Arapça derece