1. -e , -e , -e , -e , Bir yere yaslanmak, kendini dayamak
1. Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor.
1. Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor.
2. Bir şeyin üzerinde kurulmuş olmak
1. Karşılıklı bilmece sormaya dayanan seyirlik oyunlar da vardır.
1. Karşılıklı bilmece sormaya dayanan seyirlik oyunlar da vardır.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar görmemek
1. Bu gemi fırtınaya iyi dayanır.
1. Bu gemi fırtınaya iyi dayanır.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Varmak, ulaşmak
1. Bu haber ortalığa yayılır yayılmaz banknotlarını kapan bankaya dayanıyor.
1. Bu haber ortalığa yayılır yayılmaz banknotlarını kapan bankaya dayanıyor.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bütün gücünü kullanarak bir işi yapmak
1. İki genç, kırarcasına küreklere dayandılar.
1. İki genç, kırarcasına küreklere dayandılar.
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir iş sonunda birinin veya bir şeyin üzerinde kalmak
1. Bu proje sonunda bize dayanacak.
1. Bu proje sonunda bize dayanacak.
7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birinden, bir şeyden güç almak, güvenmek, istinat etmek
1. Laikliği korumak için kanun kuvvetine mi, eğitim ve telkin kuvvetine mi dayanmalıyız?
1. Laikliği korumak için kanun kuvvetine mi, eğitim ve telkin kuvvetine mi dayanmalıyız?
8. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Uzun süre kullanılmaya uygun olmak
1. Bu kumaş çok dayandı.
1. Bu kumaş çok dayandı.
9. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Tutunmak, karşı durmak, karşı koymak, mukavemet etmek
1. Merkezde Akhisar'ın, Bergama'nın da henüz dayandığını öğrendiler.
1. Merkezde Akhisar'ın, Bergama'nın da henüz dayandığını öğrendiler.
10. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yetişmek, yeter olmak
11. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Güç bir duruma katlanmak, çekmek, sabretmek, tahammül etmek
1. Kazılmış mezarın önüne geldiklerinde daha fazla dayanamayıp oracığa çöktü.
1. Kazılmış mezarın önüne geldiklerinde daha fazla dayanamayıp oracığa çöktü.