1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çivi, kazık vb. bir şeyle tutturulmuş
1. Duvara çakılı büyük rakkaslı saati tamire götüren hademe, Reşat'ın omzuna adamakıllı bindirmiş.
1. Duvara çakılı büyük rakkaslı saati tamire götüren hademe, Reşat'ın omzuna adamakıllı bindirmiş.
2. Çakılmış, bir şeye bağlı
1. Genç kadın, forsaların çakılı bulunduğu oturak dairesini görmeyi merak ediyordu.
1. Genç kadın, forsaların çakılı bulunduğu oturak dairesini görmeyi merak ediyordu.
3. Yeri değişmez, sabit
1. Gülnaz için için ağlıyor, gözleri hep öyle döşemeye çakılı.
1. Gülnaz için için ağlıyor, gözleri hep öyle döşemeye çakılı.