1. acılığını yok etmek
1. Soğanın acısını çıkarmak.
1. Soğanın acısını çıkarmak.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , uğradığı maddi veya manevi zararı giderici bir iş yapmak
1. Bunca gecikmişliğe rağmen o günlerin acısını çıkarabilmesine imkân tanımalıydı.
1. Bunca gecikmişliğe rağmen o günlerin acısını çıkarabilmesine imkân tanımalıydı.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , öç almak
1. Ustanın kendisini küçük burjuva münevveri diye aşağılık görmesinin acısını çıkarıyor.
1. Ustanın kendisini küçük burjuva münevveri diye aşağılık görmesinin acısını çıkarıyor.