açılmak

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Açma işine konu olmak

Örnek:

1. Kasabada bir çırçır fabrikası açılmış.

1. Kasabada bir çırçır fabrikası açılmış.

2. Renk koyuluğunu yitirmek

Örnek:

1. Perdenin rengi açıldı.

1. Perdenin rengi açıldı.

3. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak

Örnek:

1. Ateşi düşünce hasta açıldı.

1. Ateşi düşünce hasta açıldı.

4. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak

5. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak

6. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak

7. Genişlemek, bollaşmak

Örnek:

1. Ayakkabısı açıldı.

1. Ayakkabısı açıldı.

8. Delinmek, yırtılmak

Örnek:

1. Pantolonun dizleri açıldı.

1. Pantolonun dizleri açıldı.

9. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek

Örnek:

1. Belki hava açılıyor.

1. Belki hava açılıyor.

10. Gereken güce ulaşmak

Örnek:

1. Araç uzun yolda açıldı, hızı arttı.

1. Araç uzun yolda açıldı, hızı arttı.

11. -den , -den , -den , -den , Kıyıdan uzaklaşmak

Örnek:

1. Ben yüzerken biraz fazla açıldım, kendimi Vardar'ın kuvvetli bir akıntısına kaptırdım.

1. Ben yüzerken biraz fazla açıldım, kendimi Vardar'ın kuvvetli bir akıntısına kaptırdım.

12. Kapı, yol vb. geçit vermek

Örnek:

1. Yol açılmış, biriken vasıtalar sel hâlinde akmaya başlamıştı.

1. Yol açılmış, biriken vasıtalar sel hâlinde akmaya başlamıştı.

13. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek

Örnek:

1. Hiç kimseye açılmayarak yaşadığım bu altı ay beni bitirdi.

1. Hiç kimseye açılmayarak yaşadığım bu altı ay beni bitirdi.

14. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak

15. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yeni bir bakış açısı getirmek

16. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ayrıntıya girmek