Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
abıhayat içmiş
Anlamı:

1. yaşı çok ilerlemiş olmasına karşın genç görünen (kimse)


abıkevser
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Cennette bulunduğuna inanılan ırmak, havuz veya çeşmenin suyu


Lisan : Farsça āb + Arapça kevs̱er

Telaffuz : a:bıkevser

abis
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Okyanusların güneş ışığının ulaşamadığı derin yerleri


Lisan : Fransızca abysse

abiye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gece kıyafeti


Lisan : Fransızca habillé

abla

İlgili Kelimeler:

gelin abla

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin kendisinden büyük olan kız kardeşi

2. Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın

Örnek:

1. Hatırda kalan şey değişmez zamanla / Ne vefalı komşumuzdun sen Fahriye Abla

1. Hatırda kalan şey değişmez zamanla / Ne vefalı komşumuzdun sen Fahriye Abla

3. argo , argo , argo , argo , Genelev veya randevuevi işletmecisi kadın, çaça, mama (II)

Örnek:

1. Bir akşam gel benimle, gidelim bir sarhoşluk edelim, ablaları şöyle bir dolaşalım.

1. Bir akşam gel benimle, gidelim bir sarhoşluk edelim, ablaları şöyle bir dolaşalım.

4. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Erkeklerin kız veya kadınlara seslenirken söyledikleri söz


Telaffuz : a'bla

ablacı
Anlamı:

1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Sevici


ablacılık
Anlamı:

1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Sevicilik


ablak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yayvan ve dolgun (yüz)

Örnek:

1. Şarap kızılı vurmuş ablak yüzüyle öfkeli girdi içeri.

1. Şarap kızılı vurmuş ablak yüzüyle öfkeli girdi içeri.


ablakça
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ablak gibi


ablaklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ablak olma durumu


ablalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Abla olma durumu

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yakın ve koruyucu davranışta bulunma


ablalık etmek
Anlamı:

1. abla gibi yakın ve koruyucu davranışlarda bulunmak


ablatif
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Çıkma durumu


Lisan : Fransızca ablatif

Telaffuz : l ince okunur

ablatya
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uzunluğu 150, genişliği 4-10 kulaç olan, geniş gözlü bir balık ağı türü


Lisan : Rumca

Telaffuz : abla'tya, l ince okunur

ablavut
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Bön, aptal, sersem (kimse)


ablavutlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ablavutlaşmak durumu


ablavutlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ablavut duruma gelmek


ablavutluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ablavut olma durumu


abli
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Yatay serenlerin ucuna bağlı bulunan ve bunları sağa, sola veya ortaya çevirmek için yararlanılan halat veya palanga


Lisan : Rumca

abliyi kaçırmak (veya bırakmak veya koyuvermek)
Anlamı:

1. soğukkanlılığını yitirip davranışlarını denetleyememek

2. şaşırıp ne yapacağını bilememek


abluka
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Kuşatma


Lisan : İtalyanca abloco

Telaffuz : ablu'ka

abluka altında tutmak
Anlamı:

1. kuşatmayı sürdürmek


abluka etmek (veya ablukaya almak)
Anlamı:

1. kuşatmak


ablukayı kaldırmak
Anlamı:

1. kuşatma uygulamasından vazgeçmek


ablukayı yarmak
Anlamı:

1. kuşatılan bölgeden zor kullanarak dışarı çıkmak