Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
değiştiriş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değiştirme işi


değiştiriverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değiştirivermek işi


değiştirivermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çabucak veya ansızın değiştirmek

Örnek:

1. Hele bu cumhuriyet sözünü ne seviyor, nasıl sihirli bir deyim, her şeyi bir anda değiştiriverecek bir tılsımmış gibi tekrarlıyor.

1. Hele bu cumhuriyet sözünü ne seviyor, nasıl sihirli bir deyim, her şeyi bir anda değiştiriverecek bir tılsımmış gibi tekrarlıyor.


Telaffuz : değiştiri'vermek

değiştirme

İlgili Kelimeler:

kabuk değiştirme, şekil değiştirme, yer değiştirme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değiştirmek işi, tebdil, tahrif

Örnek:

1. Yazınımızın gelenek değiştirmesine bağlı olarak değişik etkenleri var bu durumun.

1. Yazınımızın gelenek değiştirmesine bağlı olarak değişik etkenleri var bu durumun.


değiştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Başka bir biçime sokmak, değişikliğe uğratmak

Örnek:

1. Rüzgâr gibi çarçabuk esiş istikametlerini değiştiriyorlar, ağaç kurdu gibi renkten renge giriyorlar.

1. Rüzgâr gibi çarçabuk esiş istikametlerini değiştiriyorlar, ağaç kurdu gibi renkten renge giriyorlar.

2. Bir şeyi veya bir kimseyi bulunduğu yerden başka bir yere götürmek

Örnek:

1. Aldığım tasdiknameleri göstere göstere mektep değiştirdiğim için artık son sınıflardayım.

1. Aldığım tasdiknameleri göstere göstere mektep değiştirdiğim için artık son sınıflardayım.

3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şey verip yerine başka bir şey almak

Örnek:

1. Bu ayakkabı sana küçük, değiştir.

1. Bu ayakkabı sana küçük, değiştir.

4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Birini bırakıp başkasını kullanmak

Örnek:

1. O zamanlar şöyle öğleye doğru otele bir başvurup çamaşır değiştireceği varsa değiştiriyor.

1. O zamanlar şöyle öğleye doğru otele bir başvurup çamaşır değiştireceği varsa değiştiriyor.

5. Başka bir duruma, başka bir görünüme getirmek

Örnek:

1. Tuvalet onu ne değiştirmiş, gençliğinin cazibesini, vücudunu, gözlerinin rengini nasıl belli etmişti!

1. Tuvalet onu ne değiştirmiş, gençliğinin cazibesini, vücudunu, gözlerinin rengini nasıl belli etmişti!

6. Anlatıma yeni bir içerik vermek


değiştirtme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değiştirtmek işi


değiştirtmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Değiştirme işini yaptırmak

Örnek:

1. Onlara yerlerini değiştirttim.

1. Onlara yerlerini değiştirttim.


değme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değmek işi, temas


değme
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Her, herhangi bir, gelişigüzel, rastgele

Örnek:

1. Deli gönül değme çaydan bulanmaz / Coşarsa dalgası kendinden olur

1. Deli gönül değme çaydan bulanmaz / Coşarsa dalgası kendinden olur

2. Seçkin, seçme

Örnek:

1. Gece yüzüne yaptığı makyaj değme ustaların işiydi.

1. Gece yüzüne yaptığı makyaj değme ustaların işiydi.


Telaffuz : de'ğme

değme gitsin
Anlamı:

1. `anlatılması güç, anlatılamaz` anlamında kullanılan bir söz


değme keyfine
Anlamı:

1. söz konusu işten çok hoşlanıldığını anlatmak için kullanılan bir söz


değme sarhoşa yıkılana kadar gitsin
Anlamı:

1. `kendi aklını beğenip başkasını dinlemeyen kimseyi gittiği yanlış yoldan döndürmeye kalkmayın, bırakın cezasını çeksin` anlamında kullanılan bir söz


değmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Değerinde olmak

Örnek:

1. Benim ömrümün üç günü üç yüz bin liraya değer.

1. Benim ömrümün üç günü üç yüz bin liraya değer.

2. Karşılık olmak

Örnek:

1. Evet, onun için her şeyi feda etmeye değer.

1. Evet, onun için her şeyi feda etmeye değer.

3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Zevk veren şeyler hoşa gitmek

Örnek:

1. Bu kahve değdi doğrusu.

1. Bu kahve değdi doğrusu.

4. Herhangi bir nitelikte olmak

Örnek:

1. Babaannem özel bir kadındı. Anlatılmaya değer.

1. Babaannem özel bir kadındı. Anlatılmaya değer.

5. Eş değerde olmak

Örnek:

1. Bütün dünyaya değer gözlerin.

1. Bütün dünyaya değer gözlerin.


değmek fiil

İlgili Kelimeler:

dudakdeğmez, lebdeğmez

Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek

Örnek:

1. Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik.

1. Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik.

2. Ulaşmak, erişmek

Örnek:

1. Mektup elime değmedi. Yaşı on beşine değince...

1. Mektup elime değmedi. Yaşı on beşine değince...

3. İstenilen yere düşmek, rast gelmek, isabet etmek

Örnek:

1. Kurşun hedefe değdi.

1. Kurşun hedefe değdi.


değmesin yağlı boya!
Anlamı:

1. genellikle bir şey taşınırken kalabalıktan yol istemek için `açılın, çekilin, yol verin!` anlamında kullanılan bir söz


değnek

İlgili Kelimeler:

çobandeğneği, ışık değneği, koltuk değneği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Elde taşınacak incelikte düzgün ağaç, sopa, çomak

Örnek:

1. Arabayı çeken lagar mandaları bir nefer, kalın bir değnekle hayladı.

1. Arabayı çeken lagar mandaları bir nefer, kalın bir değnekle hayladı.

2. Değnekle atılan dayak


değnek gibi
Anlamı:

1. çok zayıf ve ince


değnekçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Motorlu taşıtların çalıştığı yerlerde yolcuların binişi ve taşıtların sıra düzenini sağlayan kimse, kâhya

2. Parklarda düzeni sağlamaya çalışan kimse

3. tarih , tarih , tarih , tarih , Şehir düzeni ile ilgili görevli


değnekçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değnekçinin yaptığı iş


değnekleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değneklemek işi


değneklemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Değnekle vurmak

Örnek:

1. Sıska eşeğini değnekleyen bir köylü.

1. Sıska eşeğini değnekleyen bir köylü.


deh
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Binek veya koşum hayvanlarını yürütmek için söylenen bir söz, dah


deha
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnsan zekâsının, insan kişiliğinin erişebileceği en yüksek düzey, dâhilik

Örnek:

1. Hepimiz Mustafa Kemal'in askerlik dehasına inanırdık.

1. Hepimiz Mustafa Kemal'in askerlik dehasına inanırdık.

2. Dâhi

Örnek:

1. Dehalar muvaffak olmak için zamanlarını ve şartlarını unutamazlar.

1. Dehalar muvaffak olmak için zamanlarını ve şartlarını unutamazlar.


Lisan : Arapça dehā

Telaffuz : deha:

dehalet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sığınma, korunma


Lisan : Arapça deḫālet

Telaffuz : deha:let

dehdeh
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çocuk dilinde at