Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
deccallık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deccal olma durumu


dedantör
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ocak, fırın, soba vb. araçlarda kullanılan likit gazın akışını düzenleyen aygıt


Lisan : Fransızca détendeur

dede

İlgili Kelimeler:

dededen kalma, aydede, koyun dede, Bektaşi dedesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Torunu olan erkek, büyükbaba, büyükpeder

Örnek:

1. Dedenin kabri yanında bir çukur kazılmış.

1. Dedenin kabri yanında bir çukur kazılmış.

2. Büyükbabadan başlayarak geriye doğru atalardan her biri

3. Mevlevi tarikatında çile doldurmuş olan dervişlere verilen unvan

4. ünlem , ünlem , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , ünlem , ünlem , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Yaşlı erkeklere söylenen bir seslenme sözü


dede (veya dedesi) koruk yer, torununun dişi kamaşır
Anlamı:

1. `eskilerin yaptığı yanlış işlerden daha sonrakiler de zarar görür` anlamında kullanılan bir söz


dededen kalma
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dedenin miras olarak bıraktığı (mal, mülk, eşya)

Örnek:

1. Nihayet dededen kalma toprağıma sığınıp bu köyde sonumu beklemekten gayri bir iş bulamadım, yol tutamadım.

1. Nihayet dededen kalma toprağıma sığınıp bu köyde sonumu beklemekten gayri bir iş bulamadım, yol tutamadım.


dedektif
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Suç sayılan bir işi veya bu işi yapanı ortaya çıkarmakla görevli kimse, hafiye, polis hafiyesi

Örnek:

1. En usta dedektifleri bile şaşkına çevirecek kadar dolaşık ve karışık bir olaydı.

1. En usta dedektifleri bile şaşkına çevirecek kadar dolaşık ve karışık bir olaydı.


Lisan : Fransızca détective

dedektiflik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dedektif olma durumu


dedektör

İlgili Kelimeler:

gaz dedektörü

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gaz, mayın, radyoaktif mineral, manyetik dalga vb.ni bulmaya, tanımaya yarayan cihaz, algılayıcı


Lisan : Fransızca détecteur

dedelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dede olma durumu, büyükbabalık

2. Dedeye yakışan davranış


dedi mi
Anlamı:

1. (dedi'mi) olduğu zaman, olduğunda

Örnek:

1. Eskiden saat üç dedi mi paralar dağılmış olurdu.

1. Eskiden saat üç dedi mi paralar dağılmış olurdu.


dediği çıkmak
Anlamı:

1. dediği şey gerçekleşmek


dediği dedik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Her istediğini yaptıran, söylediği sözden dönmeyen (kimse)


dediğim dedik, öttürdüğüm (veya çaldığım) düdük
Anlamı:

1. bir insanın sözünde direndiğini anlatan bir söz

Örnek:

1. Adamın dediği dedik, çaldığı düdüktür. Böyle olduğu için de her istediğini yapabilen toy ve şımarık bir çocuğu hatırlatır.

1. Adamın dediği dedik, çaldığı düdüktür. Böyle olduğu için de her istediğini yapabilen toy ve şımarık bir çocuğu hatırlatır.


dediğim dedikçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Her isteğini yaptıran, inatçı, iddiacı kimse

Örnek:

1. Çoğunun kompleksli, iddiacı ve dediğim dedikçi olduğunu müşahede edeceksiniz.

1. Çoğunun kompleksli, iddiacı ve dediğim dedikçi olduğunu müşahede edeceksiniz.


dediğim dedikçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dediğim dedikçi olma durumu


dediğinden (dışarı) çıkmak
Anlamı:

1. sözünü dinlememek

Örnek:

1. Dediğimden dışarı çıkarsa kendi bilir.

1. Dediğimden dışarı çıkarsa kendi bilir.


dediğine gelmek
Anlamı:

1. birinin düşüncesini önce kabul etmezken sonradan doğru bulup kabul etmek


dedikodu

İlgili Kelimeler:

dedikodu kumkuması

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere yapılan konuşma, kov, gıybet, kılükal

Örnek:

1. Zaten ufacık mahalle, dedikodu desen diz boyu.

1. Zaten ufacık mahalle, dedikodu desen diz boyu.


dedikodu çıkarmak
Anlamı:

1. birisi hakkında dedikodu ortaya atmak

Örnek:

1. Birisi sezecek olsa kim bilir ne dedikodular çıkarılırdı.

1. Birisi sezecek olsa kim bilir ne dedikodular çıkarılırdı.


dedikodu etmek (veya yapmak)
Anlamı:

1. birini çekiştirmek


dedikodu kumkuması
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İşi gücü dedikodu olan kimse


dedikodu sermayesi olmak
Anlamı:

1. dedikodusu yapılacak duruma gelmek

Örnek:

1. Munise'nin süsü günlerce Zeyniler köyüne dedikodu sermayesi olmuş.

1. Munise'nin süsü günlerce Zeyniler köyüne dedikodu sermayesi olmuş.


dedikoducu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok dedikodu yapan, kovcu, gıybetçi, dillek


dedikoduculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dedikoducu olma durumu, kovculuk, gıybetçilik, dilleklik


dedikodulu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dedikodusu olan