Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dayalı

İlgili Kelimeler:

dayalı döşeli, deneye dayalı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dayanmış olan

Örnek:

1. Yalıda panjurları açık bir pencereye / Sarmaşıklar içinden bir merdiven dayalı

1. Yalıda panjurları açık bir pencereye / Sarmaşıklar içinden bir merdiven dayalı

2. İlgili, dair, müstenit, mebni

Örnek:

1. Bütün komiklikler de aşağı yukarı aynı duyguya dayalıdır.

1. Bütün komiklikler de aşağı yukarı aynı duyguya dayalıdır.

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Dayanarak, dayanmış bir biçimde

Örnek:

1. Telsizi kapatmış, dirsekleri masaya dayalı, kara kara düşünüyor.

1. Telsizi kapatmış, dirsekleri masaya dayalı, kara kara düşünüyor.


dayalı döşeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Döşemesi ve eşyası eksiksiz

Örnek:

1. Ev temiz, dayalı döşeli, yemeklerin tadı yerinde, kadın güzel, sinirli değil.

1. Ev temiz, dayalı döşeli, yemeklerin tadı yerinde, kadın güzel, sinirli değil.


dayama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dayamak işi


dayamak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yaslamak

Örnek:

1. Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı.

1. Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı.

2. Bir yerden, bir kimseden yararlanmak, güç almak

Örnek:

1. Kürekleri iskeleye dayayarak bütün hızıyla itti.

1. Kürekleri iskeleye dayayarak bütün hızıyla itti.

3. Korkutmak için hızla, öfkeyle yaklaştırmak, uzatmak

Örnek:

1. Mektubu gözüne dayadı. Bıçağı göğsüne dayadı.

1. Mektubu gözüne dayadı. Bıçağı göğsüne dayadı.

4. -e , -e , -e , -e , Varmak, ulaşmak

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kalitesiz, kötü veya çürük bir malı, gizlice iyi olanların arasına katıp müşteriye satmak

6. -e , -e , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , -e , -e , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Vakit geçirmeden, bekletmeden vermek

Örnek:

1. Tezgâha giden garson, önüme koca bir kadeh rakı dayadı.

1. Tezgâha giden garson, önüme koca bir kadeh rakı dayadı.

7. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Kapı veya pencereyi ardına kadar açmak


dayamsız döşemsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yaşamak için gerekli olan nesneler olmayan (yer)

Örnek:

1. O bağlarda beşi altısı dayamsız döşemsiz bir evceğizde konaklamış.

1. O bağlarda beşi altısı dayamsız döşemsiz bir evceğizde konaklamış.


dayanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dayanabilmek işi


dayanabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Dayanma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Gel, dayan, dayanabilirsen bu acıya / Gündüzü gecesi kadar karanlık / Bir boşluk içinde / Kalbin sancıya sancıya / Dayan, dayanabilirsen bu acıya

1. Gel, dayan, dayanabilirsen bu acıya / Gündüzü gecesi kadar karanlık / Bir boşluk içinde / Kalbin sancıya sancıya / Dayan, dayanabilirsen bu acıya

2. Dayanmaya gücü yetmek


dayanak

İlgili Kelimeler:

dayanak noktası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dayanılacak şey, istinatgâh, mesnet

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir iddiayı güçlendirmeye yarayan tanıt

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Destek, dayanak noktası

Örnek:

1. Söylenenleri destekliyor, onlara dayanak oluyordu.

1. Söylenenleri destekliyor, onlara dayanak oluyordu.

4. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Bir gerçekliğin onaylanması için olayların arkasında veya altında bulunan şey, kendisine bir şey yüklenilen, bir varlığa destek olan, altta bulunan temel


dayanak noktası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yapılarda bir bölümün ağırlığını taşımaya yarayan öge

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dayanak


dayanaklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dayanağı olan


dayanaklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dayanak, destek olma durumu


dayanaklık etmek
Anlamı:

1. dayanak, destek olmak

Örnek:

1. Atatürk'ün yaptıkları ve bu yapılanlara dayanaklık eden prensipleri daha nice kuşaklar Türkiye'nin ilerisinde kalacak.

1. Atatürk'ün yaptıkları ve bu yapılanlara dayanaklık eden prensipleri daha nice kuşaklar Türkiye'nin ilerisinde kalacak.


dayanaklılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dayanaklı olma durumu


dayanaksız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dayanağı olmayan

Örnek:

1. Boş savlardır bunlar. Dayanaksız savlardır.

1. Boş savlardır bunlar. Dayanaksız savlardır.


dayanaksızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dayanaksız olma durumu


dayanç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sabır

2. Dayanak

Örnek:

1. Ülkemizin ve geleceğimizin dayancı olan gençlik...

1. Ülkemizin ve geleceğimizin dayancı olan gençlik...


dayandırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dayandırabilmek işi


dayandırabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Dayandırma ihtimali veya imkânı bulunmak


dayandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dayandırmak işi


dayandırmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Dayanmasını sağlamak, istinat ettirmek


dayanıklı

İlgili Kelimeler:

ateşe dayanıklı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dayanabilen, sağlam, güçlü, mukavim, zorlu, stabil

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Metanetli, metin, mütehammil

Örnek:

1. Anadolu çocukları ne dayanıklı adamlardır.

1. Anadolu çocukları ne dayanıklı adamlardır.


dayanıklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dayanıklılık


dayanıklılık

İlgili Kelimeler:

ateşe dayanıklılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dayanıklı olma durumu, dayanıklık, metanet


dayanıksız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dayanmayan, sağlam olmayan, güçsüz, metanetsiz


dayanıksızlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dayanıksızlaşmak işi