Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
davul dengi dengine diye çalar
Anlamı:

1. `evlenecek kimselerin birbirlerine denk olması gerekir` anlamında kullanılan bir söz


davul gibi
Anlamı:

1. şiş ve gergin


davulcu
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Davul çalan kimse

Örnek:

1. Davulcunun öncülüğünde kondularda ne kadar çalgı varsa toplandı.

1. Davulcunun öncülüğünde kondularda ne kadar çalgı varsa toplandı.

2. Baterist


davulculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Davulcunun yaptığı iş


davultozu
Anlamı:

1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Gerçekleşmesi imkânsız durum

2. Elde edilmesi imkânsız nesne


Telaffuz : davu'ltozu

davulu biz çaldık, parsayı başkası topladı
Anlamı:

1. `biz çalıştık, uğraştık, başkası yararlandı` anlamında kullanılan bir söz


davulun sesi uzaktan hoş gelir
Anlamı:

1. `işin içinde olmayanlar o işi kolay veya kârlı sanırlar` anlamında kullanılan bir söz


davya
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dişçi kerpeteni


Lisan : Fransızca davier

Telaffuz : da'vya

dayağa idmanlı olmak
Anlamı:

1. dayak yemeye alışmış olmak

Örnek:

1. Bereket versin ki boksör, dayağa idmanlıydı.

1. Bereket versin ki boksör, dayağa idmanlıydı.


dayak

İlgili Kelimeler:

dayak arsızı, dayak düşkünü, dayak kaçkını, meydan dayağı, sıra dayağı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek


dayak

İlgili Kelimeler:

duvar dayağı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin yıkılmaması için dayanan ağaç, destek, payanda

2. Evlerin kapısının açılmaması için kapının arkasına konulan kol, destek, sürgü

Örnek:

1. Evimin dayağı, direğisin kara oğlum.

1. Evimin dayağı, direğisin kara oğlum.


dayak arsızı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Dayaktan korkmaz olmuş, dayak yemeye alışmış (kimse), tokat arsızı


dayak atmak
Anlamı:

1. dövmek, sopa ile dövmek

Örnek:

1. Gece tenha bir sokakta, parasını aldığı bir adama dayak atıyormuş.

1. Gece tenha bir sokakta, parasını aldığı bir adama dayak atıyormuş.


dayak cennetten çıkmıştır
Anlamı:

1. `dayağın yola getirici bir etkisi vardır` anlamında kullanılan bir söz


dayak düşkünü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Dayağa layık olan, dövülmeyi hak eden (kimse)


dayak kaçkını
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Dayak yemeye alışmış, dayaktan korkmayan (kimse)


dayak yemek
Anlamı:

1. dövülmek

Örnek:

1. Ertesi gün dayak yemiş gibi yorgun uyandım.

1. Ertesi gün dayak yemiş gibi yorgun uyandım.


dayaklama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dayaklamak işi


dayaklamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yıkılmaması için bir şeye destek koymak

2. Kapıyı bir destekle arkasından kapamak, sürgülemek


dayaklanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dayaklanmak işi


dayaklanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dayaklama işi yapılmak


dayaklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dayak atılan

Örnek:

1. Yapılan şakalar bazen dayaklı kavgalara meydan açacak derecede canlanıp kızışır.

1. Yapılan şakalar bazen dayaklı kavgalara meydan açacak derecede canlanıp kızışır.


dayaklık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dayağı hak eden (kimse)


dayaklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Destek olarak kullanılan şey


dayaksız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dayağı olmayan