Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
davetsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Davetsiz olma durumu


davgana
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İnce, dar boyunlu küçük testi, toprak sürahi

Örnek:

1. Bu davganalar suyu yahut ayranı o kadar soğuk tutarlardı ki davganası olup da yazın ondan bir tas içen kişi bahtiyar olurdu.

1. Bu davganalar suyu yahut ayranı o kadar soğuk tutarlardı ki davganası olup da yazın ondan bir tas içen kişi bahtiyar olurdu.


davlumbaz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dumanı ve kokuları toplayıp bacaya vermeye yarayan çıkıntı

2. Yandan çarklı vapurların çarklarını örten yarım daire biçimindeki kapak

Örnek:

1. Ben bir şey söylemeden hızla uzaklaştı davlumbazdan.

1. Ben bir şey söylemeden hızla uzaklaştı davlumbazdan.


Lisan : Arapça ṭabl + Farsça -bāz

davranabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Davranabilmek işi

Örnek:

1. Sonuçta bizler de devlet memurları olsak bile alanımızda oldukça özgür davranabilme hakkına sahibiz.

1. Sonuçta bizler de devlet memurları olsak bile alanımızda oldukça özgür davranabilme hakkına sahibiz.


davranabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Davranma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. İnsanların kaba saba davranabildiklerini görmüştü görmesine de, bir şehrin küstahlığına ilk kez tanık oluyordu.

1. İnsanların kaba saba davranabildiklerini görmüştü görmesine de, bir şehrin küstahlığına ilk kez tanık oluyordu.

2. Davranma becerisi bulunmak


davrandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Davrandırmak işi


davrandırmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Birinin davranmasını sağlamak


davranılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Davranılabilmek işi


davranılabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Davranılma ihtimali veya imkânı bulunmak


davranılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Davranılmak işi


davranılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Davranma işi yapılmak


davranım
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Davranış


davranış

İlgili Kelimeler:

davranış bilgisi, davranış bozukluğu, takınaklı davranış, tepkisel davranış, toplumsal davranış

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Davranma işi, tutum, davranım, muamele, hareket

Örnek:

1. Burada hükûmet çevrelerinin de övgüye değer davranışını belirtmek gerekir.

1. Burada hükûmet çevrelerinin de övgüye değer davranışını belirtmek gerekir.

2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Dıştan gözlemlenebilecek tepkilerin toplamı

3. ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , Organizmanın uyaranlar karşısındaki tepkilerinin bütünü


davranış bilgisi
Anlamı:

1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Görgü kuralları


davranış bozukluğu
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , İnsan davranışlarının ruhsal dengesizlik nedeniyle normal seyrinin dışına çıkması


davranışçılık
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Psikolojinin inceleme konusunun davranış olduğuna inanan, bilincin psikolojinin araştırma alanına girdiğini inkâr eden görüş


davranışsal
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Davranışla ilgili


davranma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Davranmak işi

Örnek:

1. Böylesine pervasız davranmanız, suçlandığınız konuda bir tanık bulunmadığını bilmenizden geliyor.

1. Böylesine pervasız davranmanız, suçlandığınız konuda bir tanık bulunmadığını bilmenizden geliyor.


davranma!
Anlamı:

1. `kımıldama!` anlamında kullanılan bir tehdit sözü


davranmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir kimseye veya bir şeye karşı belli tavır takınmak

Örnek:

1. Hiç gerekmezken dönüyor ve onu yeni görmüş gibi davranıyor.

1. Hiç gerekmezken dönüyor ve onu yeni görmüş gibi davranıyor.

2. -e , -e , -e , -e , Bir şeye el atmak, girişmek

Örnek:

1. Onu örnek alan hamallar da camgöbeği takımın diğer parçalarına davrandılar.

1. Onu örnek alan hamallar da camgöbeği takımın diğer parçalarına davrandılar.

3. -e , -e , -e , -e , Bir işi yapmaya hazır olmak, hazırlanmak

Örnek:

1. Kalbine bu üzüntü düşünce duramadı, ayağa kalkıp gitmeye davrandı.

1. Kalbine bu üzüntü düşünce duramadı, ayağa kalkıp gitmeye davrandı.


davudi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kalın, tok ve gür (ses)

Örnek:

1. Bak, hafif davudi sesi, gözlerini baygın baygın süzüşü aklımdan hâlâ gitmez.

1. Bak, hafif davudi sesi, gözlerini baygın baygın süzüşü aklımdan hâlâ gitmez.


Lisan : Arapça dāvudī

Telaffuz : da:vu:di:

davul

İlgili Kelimeler:

davultozu, kulakdavulu

Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Büyük ve enlice bir kasnağın iki yanına deri geçirilerek yapılan, tokmak ve değnekle çalınan çalgı

2. Bateri


Lisan : Arapça ṭabl

davul birinin boynunda, tokmak bir başkasının elinde
Anlamı:

1. `sorumluluk birinde olmasına karşın bir başkasının sözü geçiyor` anlamında kullanılan bir söz


davul çalmak (veya dövmek)
Anlamı:

1. davula vurarak ses çıkarmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bir şeyi herkesin haber alabileceği biçimde ortalığa yaymak


davul çalsan işitmez
Anlamı:

1. sağır

2. uykusu çok ağır, derin uykuda