92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Dargın olma durumu, küslük
1. Bu dargınlığa onun da canı sıkıldı.
1. Bu dargınlığa onun da canı sıkıldı.
akdarı, ballıdarı, cin darısı, Hint darısı, karaca darısı, süpürge darısı
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Buğdaygillerden, kuraklığa dayanıklı bir bitki, akdarı (Panicum miliaceum)
2. Bu bitkinin buğday yerine besin olarak kullanılan tohumu
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Mısır
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Güçlükle ve son anda, güç hâl ile, dar darına
1. `kötü gereçle iyi iş görülemez` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Kocaeli iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : darı'ca
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Dünya, yeryüzü
1. Bu darıdünyada bana ondan başka halis dost kalmadı.
1. Bu darıdünyada bana ondan başka halis dost kalmadı.
Lisan : Arapça dār + dunyā
Telaffuz : da:rıdünya:
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Doğu Hint Adaları'nda yabani olarak yetişen, tırmanıcı, meyveleri 6 santimetre uzunluğunda, 7 milimetre çapında, koni biçiminde, açık esmer renkli, yakıcı ve keskin lezzetli, iştah açıcı bir bitki (Fructus Piperis longi)
Lisan : Farsça dār + fulful
Telaffuz : da:rıfülfül
1. isim , isim , isim , isim , Darılmak işi
1. Mamafih hiç kimseye de darılmaya hakkım yoktu.
1. Mamafih hiç kimseye de darılmaya hakkım yoktu.
1. isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , `Sakın darılma` anlamında kullanılan darılmaca yok veya darılmaca gücenmece yok deyiminde geçen bir söz
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hoşa gitmeyen bir tutum, davranış veya söz dolayısıyla gücenip görüşmez olmak, gücenmek, küsmek, ilgiyi kesmek
1. Kalenin üzerine top atmadılar bahanesiyle darılmadı mıydı?
1. Kalenin üzerine top atmadılar bahanesiyle darılmadı mıydı?
2. Gücenmek, kırılmak, alınmak, incinmek
1. Kendisine uygulanan bu tavırdan ne darılmıştı ne gücenmişti.
1. Kendisine uygulanan bu tavırdan ne darılmıştı ne gücenmişti.
3. Azarlamak, paylamak
1. bir başarı, bir mutluluk başkası için istendiğinde söylenen bir söz
1. Geçenlerde, darısı dostlar başına, kızını everdi.
1. Geçenlerde, darısı dostlar başına, kızını everdi.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Darlaşma ihtimali bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Daralmak
1. Herkeste darlaştıkça bizim evimizde kahve, un, şeker bollaştı.
1. Herkeste darlaştıkça bizim evimizde kahve, un, şeker bollaştı.