Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çalıştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalıştırmak işi


çalıştırmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Çalışmasını sağlamak

2. Çalışma işini yaptırmak


çalıştırtma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalıştırtmak işi


çalıştırtmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çalıştırma işini yaptırmak


çalıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalıvermek işi


çalıvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çabucak çalmak


Telaffuz : çalı'vermek

çalkağı
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Çalkar


çalkak
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Çalkar


çalkalama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalkalamak işi


çalkalamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sulu bir şeyi sarsarak veya çırparak karıştırmak

Örnek:

1. Fincanını çalkalayıp çalkalayıp diker, dibinde hiç telve bırakmamacasına!

1. Fincanını çalkalayıp çalkalayıp diker, dibinde hiç telve bırakmamacasına!

2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İçinde bir şey bulunan bir nesneyi sarsarak sallamak

Örnek:

1. Kahvelerde zar çalkalayan avuçlar görüyorum.

1. Kahvelerde zar çalkalayan avuçlar görüyorum.

3. Bir şeyi içinden su çarparak geçirmek yolu ile temizlemek

Örnek:

1. Tabakları çalkalamak. Bardakları çalkalamak. Ağzını çalkalamak.

1. Tabakları çalkalamak. Bardakları çalkalamak. Ağzını çalkalamak.

4. Tahılı sarsarak kalburdan geçirmek, elemek

5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Vücudun göbek, kalça vb. yerini sürekli oynatmak

Örnek:

1. Aşağıdan yavrum, aşağıdan diye göbek çalkalıyordu.

1. Aşağıdan yavrum, aşağıdan diye göbek çalkalıyordu.

6. Kuluçka yumurtalarını çevirmek

7. Sağlığının bozulmasına yol açmak


çalkalanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalkalanabilmek işi


çalkalanabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çalkalanma ihtimali veya imkânı bulunmak


çalkalanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalkalanma işi


çalkalanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalkalanmak işi


çalkalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çalkama işine konu olmak

2. Dalgalanmak


çalkalatış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalkalatma işi


çalkalatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalkalatmak işi


çalkalatmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Çalkatmak


çalkalayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalkalayabilmek işi


çalkalayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çalkalama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Çalkalamaya gücü yetmek


çalkalayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalkalama işi


çalkama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalkamak işi

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çalkalanarak yapılan

Örnek:

1. Çalkama ayran.

1. Çalkama ayran.


çalkamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çalkalamak

Örnek:

1. Dişim ağrıyor, rakı ile ağzımı çalkadım.

1. Dişim ağrıyor, rakı ile ağzımı çalkadım.

2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tahıl elemek


çalkanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalkanabilmek işi


çalkanabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çalkalanma ihtimali veya imkânı bulunmak