92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Çalışma hayatına başlayan işçiye işveren tarafından verilen, onun işçilik durumunu gösteren belge
1. isim , isim , isim , isim , Konutlarda çalışmak için özel olarak ayrılmış ve döşenmiş oda
1. Burhan Belge çalışma odasından geliverdi.
1. Burhan Belge çalışma odasından geliverdi.
1. isim , isim , isim , isim , Çalışma izni
1. Bakanlığın istediği bazı teknik donanımı ikmal edemedikleri için çalışma ruhsatı alamıyorlarmış.
1. Bakanlığın istediği bazı teknik donanımı ikmal edemedikleri için çalışma ruhsatı alamıyorlarmış.
1. isim , isim , isim , isim , Belirlenmiş, planlanmış çalışma zamanı, iş saati
1. isim , isim , isim , isim , Bir çalışma veya iş süresinde izlenen bilimsel ve metodik yöntem
1. isim , isim , isim , isim , Sağlık, yönetim bilimi gibi konularda çalışma yapan kimse
1. Sosyal çalışmacı.
1. Sosyal çalışmacı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak
1. Aldırma sen hemen çalış ki biraz / Çalışan ilerler, yerinde kalmaz
1. Aldırma sen hemen çalış ki biraz / Çalışan ilerler, yerinde kalmaz
2. Herhangi bir iş üzerinde olmak
3. -de , -de , -de , -de , İşi veya görevi olmak, bulunmak
1. İnşaatlarda çalışan işçiler birer ikişer inşaatların kapılarından geri dönüp geldiler.
1. İnşaatlarda çalışan işçiler birer ikişer inşaatların kapılarından geri dönüp geldiler.
4. Makine veya aletler işe yarar durumda olmak veya işlemekte bulunmak
5. -e , -e , -e , -e , Bir şeyi yapmak için gereken çarelere başvurmak, o şeyi gerçekleştirmek için kendini zorlamak, çaba harcamak
1. Olduğundan fazla yaşlı görünmeye çalıştığını sezdim.
1. Olduğundan fazla yaşlı görünmeye çalıştığını sezdim.
6. -e , -e , -e , -e , Bir şeyi öğrenmek veya yapmak için emek vermek
1. isim , isim , isim , isim , Bilim adamlarının ve uzmanların bir konuda ön hazırlık yapmak üzere katıldığı inceleme ve değerlendirme toplantısı
1. -i , -i , -i , -i , Çalıştırma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. O zaman memlekette benzin çok kıtlaşmıştı, otomobilleri gazla çalıştırabiliyorduk.
1. O zaman memlekette benzin çok kıtlaşmıştı, otomobilleri gazla çalıştırabiliyorduk.
2. Çalıştırmaya gücü yetmek
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Bir spor dalında, sporcuyu eğiten, yetiştiren ve çalıştıran kişi, antrenör, koç (II)
1. isim , isim , isim , isim , Çalıştırıcının yaptığı iş, antrenörlük, koçluk
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çalıştırılma ihtimali veya imkânı bulunmak