Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çalım atmak (veya yapmak)
Anlamı:

1. çalımlamak


çalım satmak
Anlamı:

1. kurulup büyüklük taslamak

Örnek:

1. İzmir ve dolaylarında çalım satıp dolaşmaya başlayacaklar.

1. İzmir ve dolaylarında çalım satıp dolaşmaya başlayacaklar.


çalım yemek
Anlamı:

1. futbolda çalım ile geçilmek


çalımcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalım yapan kimse


çalımına gelmek (veya getirmek)
Anlamı:

1. uygun zaman veya durumu ele geçirmek

Örnek:

1. Sanki demek istediğim bir çalımına gelseydi seni de yüzdürürdü.

1. Sanki demek istediğim bir çalımına gelseydi seni de yüzdürürdü.

2. Yıldız, çalımına getirdikçe ateş ediyordu.

2. Yıldız, çalımına getirdikçe ateş ediyordu.


çalımından geçilmemek
Anlamı:

1. çok kurumlu olmak, çok çalımlı olmak


çalımlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalımlamak işi


çalımlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , spor , spor , -i , -i , spor , spor , Bir oyuncu topu elinden veya ayağından kaçırmadan karşısındaki oyuncuları kıvrak hareketlerle geçmek

2. Kandırmak

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir fırsattan yararlanarak bir başkasının hakkı olan bir şeyi ele geçirmek


çalımlanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalımlanma işi


çalımlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalımlanmak işi


çalımlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çalımlı davranmak

2. Kendisine çalım yapılmak


çalımlayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalımlayabilmek işi


çalımlayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çalımlama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Çalımlama becerisi bulunmak


çalımlayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalımlama işi


çalımlı

İlgili Kelimeler:

çalımlı çalımlı, alımlı çalımlı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gösterişli, kurumlu, afralı tafralı

2. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Başı yüksek, yapısı dar gemi


çalımlı çalımlı
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çalım satarak

Örnek:

1. Kâzım Bey çalımlı çalımlı çıktı gitti.

1. Kâzım Bey çalımlı çalımlı çıktı gitti.


çalımlık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yoğurt veya maya çalmaya yetecek kadar olan


çalımlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalımlı olma durumu


çalımsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çalımı olmayan, gösterişsiz


çalımsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalımsız olma durumu

Örnek:

1. Kavrama hızının zayıflığıyla zekâsının çalımsızlığından ötürü, okulda kendisine kozalak adını takmışlardı.

1. Kavrama hızının zayıflığıyla zekâsının çalımsızlığından ötürü, okulda kendisine kozalak adını takmışlardı.


çalınabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalınabilmek işi


çalınabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çalınma ihtimali veya imkânı bulunmak


çalınış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalınma işi


çalınıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalınıvermek işi


çalınıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aniden çalınmak

Örnek:

1. O böyle arpacı kumrusu gibi dalga geçerken birden kapı çalınıvermiş, koşmuş açmış kapıyı.

1. O böyle arpacı kumrusu gibi dalga geçerken birden kapı çalınıvermiş, koşmuş açmış kapıyı.


Telaffuz : çalını'vermek